9 Kasım 2016 Çarşamba

Bizim Sınıfın Halleri

Tudem yayınlarından çıkan kitap Pelin Güneş tarafından kaleme alınmış. Bu kitabı geçen sene kitap fuarından almıştık. Kitabın isminden de anlaşılabileceği gibi hikâye, 3.sınıfta okuyan bir çocuğun, Togancan’ın, sınıfındaki olaylar ve kişiler üzerine kurgulanmış.
Kitap, oldukça sürükleyici. Konu olarak da çocukların ilgisini hemen çekti. Bu yüzden çocuklar kitabı bir solukta ve severek okudular. Hatta bir müddet sonra ikinci kez okudular. Kitabın ana kahramanı Togancan’ın sınıfındaki çocukların her birinin öne çıkan birtakım özellikleri var. Yazar, kişilerin isimleri ve özellikleri arasında ilişki kurmuş. Ve kişiler hep bu özelliklere göre davranış sergilemiş. Mesela Sakincan, sürekli uyuyan bir çocuk. Doğadan, doğa sevgisiyle dolu. Uzayhan, bilim kurgu meraklısı bir çocuk.  Atakcan ise panik atak bir çocuk. Hatta bazı çocukların bu özelliği ailelerinden onlara geçmiş gibi yani genetik özellikler diyebiliriz. Servetcan ekonomiden çok iyi anlıyor ve Bay Parasayar’ın oğlu. Sakincan’ın babası ise Bay Miskingil.
Gelelim kız kahramanlarımıza. Bestesu, müziksever ve ağlak. Bilgenaz, sınıf birincisi ve ağlak. Kalbinaz, Cilvenaz da diğer kızlar gibi şiir, müzik, bebek seven tipik kız ve ağlak olarak tanıtılıyor. Sadece Berraksu ağlak değil, yeşil ve çok güzel gözleri var. Bilmiyorum neden kızların hepsi ağlak ve tipik kız olarak kurgulanmış sanki standarlaştırılmış. Evet duygusallık var kızlarda; ama bir genelleme yapmak ne kadar doğru olur bilemiyorum. Nitekim Kemal ve Cemal kitap hakkında konuşurken “Bence de kızların hepsi aynı, hepsi ağlak ya! dediler. Ama kuzenleri(kuzenleri kız) ise kitabı okuduğunda “Bence kızların hepsi böyle değil” diye sitemli bir tepki verdi.
Kitaptaki kişiler, karakterden ziyade öne çıkan özellikleriyle birer “tip” olarak kurgulanmış. Bu güzel sınıfın öğretmenlerinin ismi ise Bayan Sinirbasan. Kitapta bir de ikizler var. Bizimkiler okuyunca önce sevindiler. “Aa bizim gibi ikizler!” diye. Ama sonra ikizlerin öne çıkan özelliğini okuyunca canları sıkıldı.  Kitaptaki ikizlerin yani Batak ve Tatak’ın özelliği; çok yaramaz yani tam bir baş belası olmaları. Kitapta “çifte bela ikizler” diye geçiyor. Bizimkiler nedense pek bozuldu bu özelliğe. Yukarıda da demek istediğim buydu işte. Çocuklar kitapta geçen kahramanları benimsedikleri için verdikleri tepkiler de farklı olabiliyor.
Kitapta çocukların dikkatini çeken şeylerden bir diğeri de ”Bay Parasayar, Bayan Sinirbasan, Bay Miskingil” gibi ifadeler. Bu kullanım daha çok İngilizcedeki kullanım ya da çeviri kitaplarda rastladığımız şekilde. Sanırım bu yüzden yadırgadılar ki bence de haklılar; çünkü biz günlük kullanımda da bu şekilde ifade etmiyoruz.
Kitapta Boracan’ın sınıfa geldiği bölüm ve onun etrafında oluşan anne-baba-çocuk ilişkisinin yazar tarafından çok iyi tespit edilmiş olduğunu ve başarılı bir şekilde işlendiğini düşünüyorum. Bu bölüm gerçekten yetişkinlere de mesajlar veriyor.
Bir öğretmen olarak ister istemez dikkatimi çeken bir özellik daha var. Kitapta geçen bazı kelimeler konuşma dilinde yazılmış. “Bulucaz bir çaresini” gibi. Oysa konuşurken bu şekilde söylesek de yazarken “Bulacağız bir çaresini” şeklinde yazılmalı. Hele ki çocuk kitaplarında buna daha çok dikkat edilmeli diye düşünüyorum. Onlara okuma sevgisi kazandırırken Türkçemizin güzelliklerini de öğretmemiz gerekir.
Biz bu kitabı sevdik. Bir solukta okuduk. Bu hafta, Dünya çocuk kitapları haftası. Bu yüzden yazımızı da biraz uzun tuttuk. Dünya çocuk kitapları haftamız kutlu olsun efendim. Keyifli okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder